Haber

Prof. Uslucan: AfD’nin sürgün planı Almanları da korkuttu

Yunus Ülger

ALMANYA – Faşist Almanya İçin Alternatif (AfD) partisinin neo-Nazilerle buluşup göçmenleri ülkeden sınır dışı etme planının ortaya çıkmasının ardından protestolara yüzbinlerce kişi katıldı. AfD’nin mülteci istemediği bilinen bir gerçek. Peki ne oldu? İnsanlar bir anda AfD’ye karşı sokağa döküldü.

Ruhr Bölgesi’nin Essen şehrinde bulunan Türkiye ve Uyum Araştırma Merkezi Vakfı (TAM) Direktörü Prof. Hacı Uslucan, planın göçe olumlu bakan Almanları da korkuttuğunu, bu nedenle geniş tepki dalgası oluştuğunu söyledi. Psikolog ve göç araştırmacısı Prof. Uslucan, AfD’ye yönelik tepki dalgası ve partinin yükselişine ilişkin sorularımızı yanıtladı.

AfD yeni bir parti değil, göçmenlere ilişkin görüşleri de biliniyor. Şu ana kadar kamuoyundan geniş bir tepki gelmedi. Ani geniş tepki nasıl açıklanabilir?

Araştırmacı medya kuruluşu Correctiv’in Potsdam’daki toplantıyı ve içeriğini açıklaması, bu olayın ne kadar vahim olduğunu gösterdi. Meğer çok önemli fikirleri varmış, Almanya’yı alt üst etmek, ‘Umvolkung’ dediğimiz insanları değiştirmek, göçmenleri sınır dışı etmek gibi planları varmış. Nazi terminolojisi olan ‘Sürgün’, Alman tarihinde çok acı bir yere sahip olan, çok acı bir kavramdır. Yahudilerin Auschwitz’e ve diğer kamplara toplu olarak sürülmesi anlamına geliyor. Bu anlamda olağanüstü tepkinin hem içeriğiyle hem de tartışılan kavramların ciddiyeti ile ilgili olduğunu düşünüyorum.

Tepkiler kitle psikolojisi açısından nasıl yorumlanabilir?

Kitle psikolojisi açısından ‘savaş ya da kaç’ olgusuyla açıklanabilir. Belki AfD’nin açıklamaları şu ana kadar pek ciddiye alınmamıştı ama artık büyük endişe yarattı. Ve bu korku sadece göçmenler arasında değil Alman vatandaşları arasında da yaşandı. Çünkü oradaki açıklamalar, göç konusunda olumlu olan Almanları da aynı kategoriye koyuyor ve onlar için de böyle bir sınır dışı etme planı tasavvur ediyor. Bu durum insanları harekete geçirdi ve durumun ciddiyetinin farkına vardılar. Ve aşırı sağ AfD’nin sadece göçmenlere değil, aslında tüm topluma ve demokratik unsurlara karşı olduğu ve herkesin bir nevi ‘kurban’ olacağı ortaya çıktı. Bu anlamda tepki özellikle Köln ve Berlin gibi büyük şehirlerde inanılmaz bir etki yarattı. Correctiv’in Potsdam’daki toplantıya ilişkin açıklaması bir kıvılcım olabilir. Demokratik düşünen insanlarda bu kaygı daha önce de vardı. AfD, göçmen karşıtı ve İslam karşıtı açıklamalarıyla öne çıktığı için, “Ben onlardan değilim” diyen biri muhtemelen kendisini hedef olarak görmedi ama artık o da hedef. Göç konusuna olumlu bakan, demokratik görüşlü bir Alman’ın da bu parti tarafından hedef alındığı anlaşılınca doğal olarak hem yankı hem de tepki çok arttı.

AfD destekçileri bu programlardan etkileniyor mu? Gösteriler sandıklara nasıl yansıyor?

Gösterilerin sağlam AfD seçmenlerini etkileyeceğini düşünmüyorum çünkü dünya görüşleri sabit. Bu tür eylemlerden dolayı çok fazla bir değişiklik olacağını düşünmüyorum. Ancak kararsız olanlar ya da biraz AfD yanlısı olanlar, “Yani böyle diyorlar, bu kadar yapmıyorlar, bu kadar ileri gitmiyorlar” diye konuyu basite indirgeyenler bir fikir sahibi olabilir. onlar üzerindeki etkisi. Durumun ciddiyetini anlayan ve “Bu parti iktidara gelirse Almanya’da 1933’e, Nazi dönemine, faşist otoriter sisteme dönme tehlikesi var” korkusunu yaşayan kararsızlar, daha fazlasına oy verebilir. demokratik ilkeler ve daha demokratik partiler. Sağlam AfD seçmenlerinin böyle bir niyet ve endişeye sahip olacağını düşünmüyorum. Bir bakıma kendilerini daima mağdur, toplumdan dışlanmış olarak görüyorlar. Karşı şovlar karşısında kendilerini daha haklı görüyorlar.

Ekonomik nedenlerin yanı sıra insanların AfD’yi özellikle manevi olarak tercih etmesinin nedenleri neler olabilir?

Aslında ekonomik açıdan bakıldığında, insanların biraz daha ileriyi düşünmeleri durumunda, hem ekonomik açıdan hem de uzun vadeli ekonomik açıdan AfD’yi seçmeleri çok saçma. AfD gibi bir partinin iktidara gelmesi Almanya için büyük bir ekonomik felaket olur. Almanya’nın şu anda bile kalifiye personele ihtiyacı var. İnsanları sınır dışı etmek, çoğulculuğa karşı olmak, belli bir ulusal ekonomiye bel bağlamak bugüne o kadar aykırı ki, bunu hiçbir uzman ekonomik olarak doğru olarak öne süremez. Aksine tüm uzmanlar, AfD gibi bir partinin iktidara gelmesi durumunda Almanya’nın büyük bir ekonomik felaketle ve gerilemeyle karşı karşıya kalacağını söylüyor. O anlamda muhtemelen şu anda ekonomiden endişe ediyorlar ve “Hükümete karşı olan bir partiyi seçeyim” demek çok kısa vadeli bir fikir, uzun vadede büyük bir kayıp.

AfD’yi seçmenin siyasi boyutu nedir?

İşin psikolojik ve siyasi boyutu şu olabilir: FDP (Hür Demokrat Parti), SPD (Sosyal Demokrat Parti) ve Yeşiller’den oluşan ve şu anda ‘trafik ışığı’ dediğimiz koalisyonun da her iktidar gibi hataları var. Ve bazı politikaları konusunda halkı ikna etmekte ve bunları kamuoyuna anlatmakta zorlandılar. Isınmada fosil enerjinin azaltılması ya da ekonomide emisyonların sıfırlanması gibi konularda ne yazık ki herkesi ikna edemediler. Aynı durum mevcut dış politika için de geçerlidir. Bu nedenlerle hükümete karşı bir protesto olarak AfD’yi seçenlerin sayısı artıyor. AfD alternatif gibi görünse de alternatifin olmadığı aşikar. Eleştirmek çok kolay, bir şeyler yapmak zor.

Eylemlere Türk kökenlilerin fazla katılmadığına dair gözlemler var. Bu bahis hakkındaki yorumunuz nedir?

Bu görüşe katılmıyorum. Türk kökenli dernek ve kuruluşlar gösteri yapmadı, bu doğru. Ancak bu tür antidemokratik tutumlara karşı ortak demokratik tutumda birleştiler. Tüm bu gelişmelerden son derece rahatsız olan kişiler olarak protestolara katıldılar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu